Yeniden merhaba...
*Benim eserim de bunu andırıyordu.


İlk karşılaşma çiftlikteki hayvanlarla; flamingolar, angut kuşları, ceylanlar, ponny atlar, karacalar, lamalar... Sonra yer yer nilüferlerle kaplı göletlerin çevresine konuşlanmış küçük heykeller...
Vurucu son nostaljik eşyalarla dolu bir hangar derdim ama sazlıklı yoldan devam edince karşıma çıkan manzara beni arada bıraktı. 

Güzellikler say say bitmez.
Helikopter pervanesinden bir masa...
Eski model sepetli bir motosiklet.
Görmezden gelemeyeceğiniz, herşeye hükmedercesine orta yere yerleştirilmiş bir Cesna uçağı..
Hepsi bu harika mekanın sahibi İşadamı Ahmet Şahin'in özel ilgi alanlarını yansıtıyor.
Doğa harikası bu çiftliğin sahibi bir sanatsever. Aynı zamanda da doğa aşığı... Hepsi bir araya gelince de burası bir masal diyarına dönüşmüş.
Ahmet Şahin, sadece yakın dostlarını ağırladığı çiftliğinde gün boyu bizi misafir etti.
Ve ben tekrar anladım ki; bir güne planlamadan başladığımda
genellikle nasıl biteceği konusunda da bir fikrim olmuyor.
Yarım yamalak bir mangal keyfi, zar zor bir kahvaltı ya da bulutlu bir hava hayal edip, 'olsun yine de güzel geçecek' der ve beklentilerimi düşük tutarsam, kendimi böyle bir cennette bulabilirim.















_3_n.jpg)





* Fotoğrafa aldanmayın. Size de sonbaharı çağrıştırmış olabilir.
Buz gibi su cam gibi bir görüntü veriyor... Sualtını izlemek hiç bu kadar kolay olmamıştı.




Öğleden sonra bir düzine ceset gördüğüm için kendimi biraz garip hissetmem gerekir mi acaba?
Sigara içen ve içmen iki insana ait ciğer fotoğrafını çerçeveleyip,,


İşte bu yaz için tam da aradığım şey...