30 Ağustos 2010 Pazartesi

Yaz bitmeden...

Bunu ayın 31'i itibariyle yazmam biraz dramatik oluyor tabii.
Çünkü, Eylül demek, sonbahar demek.
Ama küresel ısınma sağolsun mevsimler artık sürprizlerle dolu!
Bence hala vaktimiz var. 15 günse 15 gün! Belki 20 ya da 25 gün daha
güneş tepemizde parıldarken, fırsatı değerlendirmeli.
Tatil yöresi tavsiyeleri vermeyeceğim tabii ki. Çok çoook daha küçük güzellikler...



Ada ziyareti yapmadan yaz sona ermemeli!
Öncelikle,, İstanbul'un prens adalarından biri seçilmeli. Bence Büyükada. Ben en çok orayı severim.

Ama daha değişik birşey yapmak isterseniz.

Sedef Adası'nı seçebilirsiniz. Bana her zaman filmlerdeki ıssız adaları hatırlatır. Biraz terk edilmiş havasından kaynaklanıyor sanırım. Gezilecek pek fazla yeri yok. Ama denizin en temiz olduğu yer orası.


Hala bir açıkhava konserine gitmediyseniz, Bülent Ortaçgil ve Zuhal Olcay Kuruçeşme Arena'da olacak. Ya da Ekim'i bekleyip finali Goran Bregovic ile yapın!
Taksim'den kalkan city seeing otobüsleri ile bir İstanbul turu atın. Üstü açık otobüste yolculuk boyunca şehrin bütün kokularını alırsınız.
......... hiç olmadı; Ortaköy'den kalkan teknelerle bir boğaz turuna katılın. Yoğun deniz kokusuyla yaza veda etmiş olursunuz. Biraz de yalılara bakar iç geçirirsiniz.
Sultanahmet'teki Caferağa Medresesi'nde fonda ney sesi, elde kitap, yumuşak bir öğle sonrası yaşamalı.
Bu öneri yaz bitmeden değil ramazan bitmeden yapılması gereken bişey aslında. Çünkü medresede iftar yemeği de veriliyor. Mum ışığında gayet otantik bir alternatif!!
Benim yaz bitmeden listem bu kadar. Eminim unutttuğum bir sürü şey vardır.


0 yorum: