Gidildi, İzlendi, onaylandı.
Size sinema çıkışı koşa koşa geldiğim evimden sıcağı sıcağı
bildirmekten onur duymaktayım.
Beni nacizane romantik komedi eksperiniz kabul ederseniz, tavsiyem;
bu filmi izlemeniz yönünde olur.
Yani öyle yandım yandım müthiş bir film değil belki,, ama komik, şirin, ferah, gerilimi olmayan, gülümseten, sıcak bir romantik komedi...
İlla sinemaya gidin de demiyorum. Bekleyin, DVD'si çıkınca evinizde izleyin.
Tabii önce bir doz 'hayalet sevgililerim' alın. Sonra bunu izleyin. O zaman The Ugly Truth'u öpüp başınıza koyar, hatta oscar'a aday bile gösterebilirsiniz.
Konusunu hiç anlatmayacağım.
Filmin esas kızını Katherine Heigl, esas oğlanı ise Gerard Butler canlandırıyor.
Butler, 300 spartan'dan sonra birden yön değiştirdi. Şimdi Hollywood'un kirli sakallı, hınzır, nüktedan prensi artık O...
Ben durumdan şikayetçi değilim. Zaten P.S I Love You'dan sonra başıma tac etmiştim onu.
Heigl için ise söylenebilecek tek kelime var. O da; TAŞ olduğu!
İki saatlik film süresince bu kelimeyi yanımda oturan beyzadeden 4-5 kez duydum.
Yumruğu geçirmem yakındı ama kibarlık ettim ve sadece intizar etmekle yetindim.
Kafana onun kadar TAŞ düşsün emiiii..
Hayır, hayır. Benim kadar TAŞ düşsün.