25 Ocak 2010 Pazartesi

Gözümden film aktı

Vaktim yok.
Uykum var.
Ama bir an önce uyarmalıyım.
Seyrettiğim filmler konusunda...
Dün bütün gün film izledim; 3 tane.
Bu gün de bir, etti 4.
İlki The Time Traveler's Wife / Zaman Yolcusunun Karısı: seyretmek için günlerce debelendim.
Bu film ancak dün gibi bir günde izlenebilirdi. Yalnız. Kaygısız. Dingin. Filmde benim ruh halim gibiydi.
Sanki biraz sıkıcı. Eric BanaSever bir arkadaşıma buradan selam ediyorum. Abimiz bu filmde mütemadiyen çıplak.


İkincisi, Away We Go; Mükemmel. Naif. Dönüp dönüp başına bakıp, hemen kapattığım bir filmdi.
Doğru zaman dünmüş. Stop tuşuna bir türlü basamadım. 'Eşsiz bir çift nasıl olur?' için bu filme BKNZ.



Üçüncüsü, Synecdoche, New York; Eternal Sunshine of the Spotless Mind'ın yaratıcısı Charlie Kaufman'ın son filmi. Kendisini 'John Malkovich Olmak' ve 'Adaptation'dan bilen bilir.
Bu yüzden benim için beklentileri yüksek bir filmdi. Ama filmin son yirmi dakikasını ileri sar tuşuyla seyrettiğimi itiraf etmeliyim. Üzgünüm, hakkını veremedim. 'Tekrar seyretmeyi deneyeceğim filmler' yığınına şimdiden katıldı bile.

Dördüncüsü ve sonuncusu, şimdilerde vizyonlarımızda olan 'Sherlock Holmes'. Uzun zamandır beklenen bir filmdi ve ben de tam bir hayal kırıklığı yarattı.
Guy Ritchie, seni 'Lock, Stock and Two Smoking Barrels' ve 'Snatch' ile bağrımıza basmıştık.
Fakat bebeğim ne oldu sana? Yoksa Madonna mı bir şey yaptı?
İşte bu yüzden boşuna demiyoruz 'her başarılı erkeğin ardında bir kadın vardır' diye..

Kalın sağlıcakla...


0 yorum: