Bir kısır döngü içine girdiğim şu günlerde kendimi sıradan ev uğraşlarına verdim.
Evde birşeyler yapma arzusu hiç bu kadar faydalı olmamaştı.
Bu arada yazlık kıyafetlerime veda ettim. Onları seneye görüşmek üzere, güzelce katlayıp, ardiye olarak kullandığım odadaki küçük dolaba uğraladım.
Kışlık kıyafetlerimi gardırobumun başka köşesine yerleştirirken ise biraz günah çıkarır gibiydim.
Alıp da giyinmediğim onca şey varmış...
Küçük yeşil bluz için geçen kış biraz fazla kiloluydum. Güzel bir rengi var. Beğenerek de almıştım. Neyse sevdim, sevdim onu, koydum dolabın en gözde köşesine... 'Bu yıl unutulmayacaksın sevgilim. Ve bu yıl daha az yiyorum emin ol' diye teselli ettim.
Annemin ördüğü şirinlik muskası bordo cepkeni de hiç giyinmediğimi fark ettim.
Onun için ne bahanem vardı bilmiyorum. Sanırım bütün kışı aynı modda, aynı kıyafetler çevresinde dönüp dolaşarak geçirmişim.
Gardrobu düzenlemek, kıyafetleri sınıflandırmak zevkliydi.
Kıyafetlerin dili olsa büyük ihtimal bana küfür ederlerdi. Ama sıkıcı bir ev sahibininin ne zaman dikkat çekici bir bayana dönüşmek isteyeceği belli olmaz. Onun için sabırlı olmak gerek.
Sıradaki adım; artık gerçekten hiç giyinmediğim ve küçük gelen kıyafetleri ayırıp, ihtiyaç sahiplerine ulaştırmakta..
4 yorum:
kendımı gordum bu yazında.aynı duygularla dolabı yerlestırdım cunkü:)
Bu yıl kenara attıklarımızı giyinme zamanı o zaman:)
bende her seferinde hiç giymediklerimi ya da artık bana olmayanları ayırıp atınca(ya da verince)pek bi rahatlarım. ve her seferinde işe yaşlı cadı edasında 'bakalım atılacak neler var' diye başlarım...tuhaf ama di mi yoksa psikolojik bi rahatmama mı emin değilim...
Rahatlattığına eminim, yeni ciciler için her açıyoruz ya ondandır. Gözümüz doymaz bizim:)
Yorum Gönder