11 Mayıs 2009 Pazartesi

Ordunun evinde
dünya evine girdiler girmesine de...


Attım üsttümden gerginlik pelerinimi, astım bir kenara. Lazım olur nasılsa, dursun bir kenarda!

Sonra çektim siyah bir korse... Göbek içeri, göğüs dışarı, dim dik bir sırt. Siyah elbisemi geçirdim üstüme. Havalı bir makyaj, yapılı saçlar, bir de topuklu siyah ayakkabılar.

Düğün kızı gitmeye hazır.

Gelinden bile stresli bir hafta geçirmiş olabilirim.
Neyse ki beklediğim kadar kötü olmadı.

Korse, siyah elbise ve topuklu ayakkabı üçlüsü beni kurtardı. Hatta zayıfladığımı söyleyenler bile oldu. Beni son gördüklerinden beri 4 kilo verdim. Ama eski formuma kavuşmam için 5 kilo daha vermem gerek.

Sohbet muhabbet tahmin ettiğim gibiydi. Çocuk ne zaman sorularını, abimi kalkan olarak kullanıp bertaraf ettim. O daha yeni baba oldu ayol,, arka arkaya mı pörtleteceğiz??


Bu arada orduevinde bir düğüne ilk kez gittim. Bazı kuralları olduğunu biliyordum ama sorunla karşılaşacağımızı düşünmemiştim. Ama ne derler, herşeyin bir ilki vardır.


Beyzadem kapıdaki görevlilere, kulağındaki küpeleri çıkartmak konusunda direndi. Şıkır şıkır giyinip kuşanıp, kapı önünde gerim gerim gerildik. Küpeyi çıkarmamakta inat etti. Uzayıp giden çıkarırsın-çıkaramazsın dalaşı sevdiceğin geri adım atmasıyla son buldu.

Adama, 'içeride tekrar takarım' diye, gözdağı verip, çıkardı küpeyi.

Abimin böyle belli belirsiz olan azcık sakalı için traş olmaya göndereceklerdi, kıyısından döndük.

Sonra sıra bana geldi. Görevli 'sizin' dedi.

Ben de boş bulunarak, 'benim neyim var' diye sordum. Meğerse ismimi soruyormuş. Kafa kalmadı ki!

Beni de beğenmeyecekler diye korktum bir an. Orduevlerinde durum bu; öyle sivilmiş, misafirmiş takmıyorlar. Çeviriveriyorlar kapıdan gerisin geriye, bilginize...

2 yorum:

Adsız dedi ki...

ilginç kurallar var dimi :)

clementine dedi ki...

Gerçekten ilginç, fazla sorgulamak da gereksiz:)