30 Mayıs 2009 Cumartesi

Dilek ağacı değil, don ağacı!


Salkım salkım donlar,, çoraplar, arada şarj aletleri, havlu, çarşaf....

Sanki incir ağacı değil, kapalı çarşı!

Rüzgarın savurduğu tüm eşyalar özellikle bizim hizzamızdaki dallara takılır.

Şarj aletini geri verirsin de, bütün apartmanı gezip 'bu siniz donunuz mu' diye soramazsın.

Onun için ağacın çeşitli yerlerine konan o çamaşırları kaderine terk ederiz. Ama bazıları çok inatçı çıkar bütün kışa direnir, sert rüzgarlara bana mısın demez! Zamanla eskir, yıpranır ama sahibine selam edercesine, orda öylece kala kalır.

İşte bizim arka balkonun en renkli manzarası!

Komşuların gerçek yüzünü değil, iç çamaşırlarını görüyoruz genelde.

Müze filan kursam yeridir. Ya da donu düşenin dileği geçek oluyormuş, he heee, 2 gün kalırsa, 2 günde, 3 yıl kalırsa, 3 yılda istekleri gerçek oluyormuşşş filan!!!

0 yorum: