Şu sıralar kedime sormaktan korktuğum en önemli soruyu karşıma çıkan her anneye soruyorum:
Nasıl doğum yaptın?
Malum, neredeyse 20 haftalık bir gebelikten sonra insan yavaş yavaş mutlu sonu düşünmeye başlıyor.
Peki o gün gelip çattığında ben ne yapacağım?
Doktorumla bu konuyu henüz konuşmadım. Cesaret edemedim. Nedense birilerinin beni en doğal yola itmesi, güç vermesine ihtiyacım var.
Ama bu kişi kesinlikle doktor değil, bu deneyimi yaşamış anneler olmalı.
Doğum nasıl olursa olsun kucağınıza alacağınız bebeğiniz sağlıklı olması esastır.
Ancak bu süreci nasıl geçireceğim de önemli sanırım.
Evet, niyetim doğal olan ama kuyruğumu kıstırıp olayı sezaryenle kapatabilirim. Önce kendime sonra size dürüstlük sözüm olsun bu cümle.
‘Beni uyutsunlar ve hiç bir şey duyumsamayayım’ işte geçen yıl ben de hakim olan düşünce buydu. Sanırım işin gerçeğinde kesilmek ve sonra çekeceğim ağrılardan habersiz, naif bir insanmışım.
Aradan çok sular aktı, farklı deneyimler paylaştım, paylaşıyorum ve çok şey okudum.
Annelere sormaya devam ediyorum: Nasıl doğurdun?
Bir kısmı benim gibi yola iyi niyetle çıkmış, her şeyi göze almaya hazır cevval annelerdi.
‘Tabiî ki normal istem ama olmadı… Bebek kanala girmedi, ağrıya dayanamadım ya da doktor ve hastane ekibi beni ameliyata yönlendirdi’ diyenlerdi.
Diğer grup, başarmışlar grubu. Onlar ne yazık ki çoğunluğu oluşturmuyor.
İnternette annelerin paylaşımlarından anladığım kadarıyla normal doğumu tercih edenlerin yardımına epidural koşmuş..
Okuduklarımdan anladığım hiçbir acı sonsuz değil, hiç biri ölümcül değil, yöntem nasıl olursa olsun sonuç mutluluk verici.
Değerlendirmek, karar vermek gerek.
‘Heyy gidi analarımız bizi nasıl doğurmuş’ demekten de alamıyorum tabi kendimi?
2 Nisan 2012 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder