11 Haziran 2010 Cuma

(Has)Tuzcuoğlu'ndan has tuzlu bir kazık!

Siz de bu hisse kapılır mısınız bilmem?
Ben özel günlerde alışveriş içine girdiğim insanların beni yürüyen bir türk lirası olarak gördüklerini düşünürüm hep...
Evlendin mi? Gelin misin? Kuaförde normalde ödeyeceğin paranın iki katını alırlar senden..
Hadi kadınların saçı başıyla uğraşmak zordur. Peki ya erkekler? Damat traşına tonla para ödenir. Sanki kuş konduruyorlar. Adım atsan para!
Sadece gelin damat olmak değil. Ev sahibi olduğunda da çocuk doğurduğunda da bu böyle...
Mutlu günün kahramanları yolunacak birer tavuk gibi hissetmeye başladıklarında hiç silinmeyecek bir 'kazıklanmamalıyım' dürtüsü de peşi sıra gelir.
Taşınma münasebetiyle ustalarla içli dışlı olduk son günlerde.. Hep düzgün insanlara denk geldik. Evimizin en iyi şekilde görünmesi için istediğimiz şeyleri maddi imkanlarımız elverdiğince gerçekleştirdik.
Ama o kadar önemli bir şeyi atladık ki,, sanki bir gün bir ay oldu üzerimize yıkıldı.
İyi bir taşıma firması bulmayı atlamışız.
Eş dost tavsiyesine başvurmadan, internetten sadece adını duyduğumuz 'Tuzcuoğlu' firmasına başvurduk. Taşınma gününden bir hafta önce bir yetkili evimize geldi. Hızlıca bir göz gezdirdi. Salonda tepelenmiş dekorasyon dergilerini görünce,, kendilerinin de o dergilerden birine ilan verdiklerinden bahsetti. Sonra firmalarının taklit edildiğini, gerçek 'tuzcuoğlu' olarak kopya şirketlere dava açtıklarını söyledi..
'Aaaa öz tuzcuoğlu, has tuzcuoğlu mu varmış' diye dalga geçerken, yetkili kapora istedi.
Saf saf çıkardım 100 TL'yi verdim.
Taşınma günü geldi çattı ama bizim evin önüne taşıma aracı hiç yanaşmadı.
Önce araçlarının bozulduğunu, bir saat içinde söz verdikleri yerde olacaklarını söylediler. Ama bir saat, yarım saat, 15 dakika derken saat 15.00 oldu.
Pişkin yetkili 'sizin evi yarın taşıyalım biz' dedi. 'Yarın' onların sözlüğünde belki de haftaya demekti. Gerildik, öfkelendik... Hop oturup hop kalktık. Sonuçta o gün taşınamadık. Adı sanı duyulmamış daha küçük bir firmayla ertesi gün yeni evimizdeydik.
Şunu anladık ki anlaştığımız firma sahteydi. Kurumsal bir şirket izlenimi veren merdiven altı şirketlerden. Lisans sahibi gerçek şirkete durumu bildirdik.
Kaporamızı geri almak için aradığımız şirket yetkilisi ise telefonu suratımıza kapattı ve bir daha telefonlarımıza cevap vermedi. Aslında ona ulaşmak kolay. Ama dedim ya özel günlerde hep bi kaç yüz lirayı bir şekilde çöpe atarsın. Biz de bu meseleyi unutmaya çalıştık.
Ancak düşündükçe tüylerim diken diken oluyor. Günümüzü harcayan daha da ötesi bizi mağdur eden bir şirkete 100 TL bağışta bulunduk.
Hak etmedikleri bir parayı ceplerinde taşıyorlar.
Bu düpedüz dolandırıcılık. İş ahlakına tamamen ters... O yüzden ben de sizi bu şirkete karşı uyarıyorum.
http://www.hastuzcuoglunakliyat.com/index.html bu internet sitesinin bağlı olduğu şirketten uzak durun. Siz de mağdur olmayın.

2 yorum:

çakıltaş dedi ki...

nefret ediyorum böyle insanlardan, hatta henüz insan olamamışlar bile.
ama telefonla değil de yüzyüze görüşseniz daha iyi olurmuş, hem yüz milyon yüz milyondur siz o şerefsizler gibi kolay kazanmıyorsunuz, sokağa atmayın sakın.

ya ama aslında var ya 'gazeteci' olduğunu söyleseydin tüm bunların hiç biri olmazdı .işte sen de yapmazsın ki...ama böyle insanlara bunu kullanmak gerek hakediyolar

ıyy sinirlerim bozuldu!


çok geçmiş olsun canım

clementine dedi ki...

:))) Benim de çok bozuldu valla yazınca.. Koca kişisi izin vermiyor. İstemiyor bişey yapmamazı ondan.